Boşanma, evlilik birliğinin hukuken sona erdirilmesi anlamına gelmektedir. Günümüzde ülkemizde giderek daha sık rastlanan bu durum, yalnızca Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen boşanma sebeplerinin bir veya birkaçının mevcut olması halinde ve mahkemenin bu yönde karar vermesiyle mümkündür.
Evlilik, kadın ve erkeğin ortak bir yaşam kurma amacıyla bir araya gelerek oluşturduğu bir birliktir. Bu süreçte, çiftler yeni bir aile kurarak birlikte bir hayat sürdürmeyi hedefler. Ancak, farklı aile yapılarında, kültürlerde ve çevrelerde büyümüş iki bireyin bir araya gelmesi, zaman zaman uyum sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, evlilik birliğinin devamı için çiftlerin karşılıklı sorumluluklarını yerine getirmeleri ve ortak yaşamda dengeyi sağlayacak çabayı göstermeleri önemlidir.
Bazı durumlarda ise şiddet, sadakatsizlik veya sürekli anlaşmazlık gibi ciddi sorunlar nedeniyle boşanma kaçınılmaz hale gelebilir. Bu süreçte tarafların, özellikle varsa çocukların psikolojik sağlığını ön planda tutarak medeni bir şekilde ayrılmaları önemlidir.
Boşanma, hem duygusal hem de hukuki açıdan zorlu bir süreçtir. Bu dönemde, tarafların haklarını koruyabilmek ve süreci doğru yönetebilmek kritik öneme sahiptir.
Yazı İçeriği
ToggleBoşanma Davasında Yetkili Mahkeme
Boşanma davası açmak isteyen kişi, davayı şu yerlerden birinde açabilir:
- Eşlerden birinin ikametgahı: Taraflardan herhangi birinin yerleşim yeri adresinde dava açılabilir.
- Eşlerin birlikte son altı ay boyunca ikamet ettiği yer: Boşanma davası, eşlerin dava açılma tarihinden önceki altı ay boyunca birlikte yaşadıkları son yerleşim yerinde de açılabilir.
Boşanma davalarında kesin yetki kuralı bulunmamaktadır. Bu nedenle, eşlerden biri başka bir ilde yaşamaya başlamışsa, o ilde de boşanma davası açabilir.
Yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, dava sürecinin hızla ilerlemesi ve olası itirazların önlenmesi açısından önemlidir.
Boşanma Davasında Görevli Mahkeme
Boşanma davalarına bakmakla görevli mahkemeler aile mahkemeleridir. Eğer boşanma davası, aile mahkemesi yerine başka bir mahkemede açılırsa, mahkeme görevsizlik kararı vererek davayı reddeder.
Ancak, aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde, boşanma davalarına asliye hukuk mahkemesi bakar. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla boşanma davalarını yürütme yetkisine sahiptir.
Dolayısıyla, boşanma davası açacak tarafların, davayı doğru mahkemede başlatmaları, sürecin doğru şekilde ilerlemesi açısından önemlidir.
Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Boşanma davası açmak isteyen taraflardan biri ya da her ikisi, durumlarına uygun boşanma davası türlerinden birini seçerek dava sürecini başlatabilir. Öncelikle, tarafların anlaşmalı boşanma mı yoksa çekişmeli boşanma mı talep ettiği belirlenmelidir.
Eğer tarafların her ikisi de boşanmayı istiyor ve mal paylaşımı, nafaka, velayet gibi diğer unsurlarda da uzlaşma sağlamışlarsa, anlaşmalı boşanma davası yolu tercih edilir.
Buna karşılık, taraflardan yalnızca biri boşanmayı istiyorsa ya da her iki taraf boşanmayı istese de diğer konularda anlaşmazlık yaşıyorsa, bu durumda çekişmeli boşanma davası açılır. Çekişmeli boşanma davası açmak isteyen taraf, boşanma sebeplerine dayandırdığı iddialarını net bir şekilde ortaya koymalı ve bu iddialarını destekleyecek delilleriyle birlikte dava dilekçesi hazırlamalıdır. Bu süreçte, uzman bir boşanma avukatından destek alınması önemlidir.
Hukuki bilgiye sahip olmayan bir kişinin dava sürecini yönetmeye çalışması, hak kayıplarına ve ileride telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilir. Bu nedenle, sürecin uzman bir avukat eşliğinde yürütülmesi hem hakların korunması hem de davanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından büyük önem taşır.
Boşanma Davası Süreci
Çekişmeli Boşanma Davası
Boşanma davası, taraflar açısından duygusal ve psikolojik açıdan zorlayıcı bir süreç olabilir. Çekişmeli boşanma davaları, genellikle bir ila bir buçuk yıl arasında sürebilmektedir. Boşanma davalarında arabulucuya başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır.
1. Dava Açılışı ve Dilekçeler Aşaması
- Davacı, boşanma sebeplerini ve delillerini içeren dava dilekçesini hazırlayarak, dava masrafları ve gerekli avansı mahkeme veznesine yatırır.
- Mahkeme, dava dilekçesini davalı tarafa iletir.
- Davalı taraf, cevap dilekçesi hazırlar ve bu dilekçe davacıya gönderilir.
- Ardından, davacı cevaba cevap dilekçesi verir ve davalı taraf son olarak ikinci cevap dilekçesi sunar. Bu süreç tamamlandığında dilekçeler aşaması sona erer.
2. Ön İnceleme Aşaması
- Dilekçeler aşamasından sonra mahkeme bir duruşma günü belirler.
- İlk duruşma, ön inceleme duruşmasıdır. Bu duruşmada:
- Tarafların iddia, savunma ve beyanları kayda geçirilir.
- Uzlaşma olasılığı değerlendirilir.
- Tarafların sunmadıkları delilleri bildirmesi ve tanık listesini mahkemeye sunması için süre verilir.
3. Tahkikat Aşaması
- Ön inceleme tamamlandıktan sonra dava, tahkikat aşamasına geçer. Bu aşamada:
- Tarafların delilleri toplanır.
- Tanıklar dinlenir ve deliller mahkemeye celp edilir.
4. Karar Aşaması
- Tüm deliller ve tanık ifadeleri değerlendirildikten sonra, hakim davayı karara bağlar.
Boşanma sürecinin doğru ve etkili bir şekilde yürütülmesi için tarafların uzman bir avukat desteği alması, hak kayıplarını önlemek açısından önemlidir.
Anlaşmalı Boşanma Davası
Anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanmaya göre daha hızlı ve sorunsuz bir süreçtir. Tarafların mutabık kalması nedeniyle süreç genellikle birkaç hafta içinde sonuçlanır. Ancak protokolde bir anlaşmazlık çıkarsa veya hâkim, çocukların haklarının yeterince korunmadığına kanaat getirirse, anlaşmalı boşanma reddedilebilir.
1. Anlaşmalı Boşanma Şartları
- Evlilik süresi: Evlilik en az 1 yıl sürmüş olmalıdır. Bu süre dolmamışsa, taraflar anlaşmalı olarak boşanamaz; çekişmeli boşanma davası açmaları gerekir.
- Mutabakat: Taraflar, boşanmanın maddi ve manevi sonuçları konusunda (örneğin; velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı) anlaşmalıdır.
- Protokol hazırlığı: Taraflar bu konuları içeren bir anlaşma protokolü hazırlamalıdır. Protokol, hâkim tarafından incelenecek ve uygun bulunursa onaylanacaktır.
2. Başvuru Süreci
- Dilekçe ve Protokol Hazırlığı: Anlaşmalı boşanma için taraflardan biri veya her ikisi bir dilekçe ve protokol ile yetkili Aile Mahkemesi’ne başvurur. Protokolde; çocuk varsa velayet, nafaka ve tazminat gibi hususlar ayrıntılı bir şekilde düzenlenir.
- Mahkemeye Başvuru: Yetkili mahkeme, eşlerin son 6 ay birlikte ikamet ettiği yerdeki Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkemesi bulunmuyorsa Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir.
3. Duruşma Süreci
- Tarafların Mahkemeye Katılımı: Duruşmada her iki tarafın da bulunması zorunludur. Hâkim, tarafların boşanma iradelerini özgürce beyan ettiklerinden emin olmak için her iki tarafı dinler.
- Protokol İncelemesi: Hâkim, protokolün yasalara uygun olup olmadığını ve çocukların haklarını koruyup korumadığını kontrol eder. Uygun bulunursa, onaylanır.
- Karar Verilmesi: Hâkim, tarafların anlaşmasına uygun şekilde boşanmaya karar verir.
4. Kararın Kesinleşmesi
- Kararın Yazılması ve Taraflara Tebliği: Mahkeme kararının yazılması ve taraflara tebliğ edilmesi gerekir.
- Kesinleşme Şerhi: Karar tebliğ edildikten sonra tarafların, karara itiraz etmeksizin 2 hafta beklemesi gerekir. Süre sonunda karar kesinleşir ve nüfus müdürlüğüne bildirilir.
Boşanma Davasında Duruşmaya Katılım
Boşanma davasında tarafların duruşmaya katılımı, davanın türüne ve temsil durumlarına göre farklılık göstermektedir:
1. Çekişmeli Boşanma Davasında Katılım
- Davacı:
- Davacı, bir avukat ile temsil edilmiyorsa duruşmalara katılmak zorundadır.
- Davacı, duruşmaya katılmadığı takdirde dosya takipsizlik nedeniyle müracaata bırakılır. Eğer davacı dosyayı yenilemezse, ileriye dönük haklarını kaybeder ve aynı boşanma sebebiyle yeni bir dava açamaz.
- Davalı:
- Davalı tarafın duruşmaya katılması zorunlu değildir. Ancak kendisini savunmak ve taleplerini sunmak için duruşmada bulunması ya da bir avukat ile temsil edilmesi önemlidir.
2. Gizlilik Talebi
- Taraflar, dosyada müstehcen içerikler bulunması ya da mahcubiyet yaratacak bir durumun duyulmasını istemiyorsa, Türk Medeni Kanunu’na göre duruşmalar için gizlilik kararı alınmasını talep edebilir.
- Bu talep, hakimin inisiyatifine bırakılmaksızın, tarafların istemesi halinde yerine getirilir.
3. Anlaşmalı Boşanma Davasında Katılım
- Anlaşmalı boşanma davasında, tarafların duruşmaya bizzat katılması zorunludur.
- Taraflar bir avukat ile temsil ediliyor olsa dahi, duruşmada hazır bulunmaları gerekmektedir.
- Taraflardan herhangi biri duruşmaya katılmadığı takdirde, boşanma gerçekleşmez ve hakim dava ile ilgili ret kararı verir. Bu karar, tebligat yoluyla taraflara bildirilir.
4. Duruşmanın Sonuçlanması
- Duruşmaya katılım sağlandıktan ve karar kesinleştirildikten sonra, hakim tarafından verilen karar, tarafların boşanmasını yasal olarak geçerli hale getirir.
Not: Tarafların duruşma sırasındaki tutum ve davranışları, boşanmayı gerçekten isteyip istemediklerine dair hakimde bir kanaat oluşturabilir. Bu nedenle duruşmada ifade verirken açık ve tutarlı olmaları önemlidir.
Boşanma Davası için Avukat Tutmak Zorunlu Mudur?
Boşanma davası açmak ve sürecini yürütmek için bir avukat tutmak yasal olarak zorunlu değildir. Ancak boşanma davası, karmaşık ve teknik detaylara sahip bir süreç olduğundan, hukuki bilgi ve tecrübe olmadan bu süreci yürütmek oldukça zorlayıcı olabilir.
Avukatın varlığı şu konularda büyük önem taşır:
- Dava Dilekçelerinin Hazırlanması: Hukuka uygun şekilde dilekçelerin yazılması, taleplerin doğru ifade edilmesi ve delillerin hukuki zemine uygun sunulması.
- Tebligat Süreçleri: Dava dilekçelerinin karşı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediğinin kontrol edilmesi.
- Duruşmalara Katılım ve Beyanda Bulunma: Mahkemede hukuki savunmaların doğru bir şekilde yapılması ve taleplerin açıkça belirtilmesi.
- Evrak Takibi: Dosyaya giren ve çıkan evrakların kontrolü, eksikliklerin giderilmesi ve süreçteki aşamaların takip edilmesi.
Bunun yanı sıra, kişi eşinden şiddet görüyor ise:
- Koruma Kararının Alınması: Aile içi şiddet durumunda mahkemeden koruma talep edilmesi.
- Koruma Kararının İhlali: Koruma kararının ihlal edilmesi halinde gerekli hukuki işlemlerin yapılması.
- Koruma Süresinin Takibi: Koruma kararının süresinin bitiminde yenilenmesi için gerekli başvuruların yapılması.
Bir avukat, tüm bu süreçleri profesyonel bir şekilde yürütebilir ve hak kayıplarının önüne geçebilir. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında ya da şiddet, nafaka, mal paylaşımı ve velayet gibi konularda bir avukatın rehberliği, davanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından çok önemlidir. Avukatsız bir boşanma davası yürütmek mümkün olsa da, hukuki bilgi eksikliği nedeniyle hak kaybı yaşama riski yüksektir.
Boşanma Davasındaki Aşamalar
Tarafların boşanma kararı alıp bu yönde dava açmasıyla birlikte boşanma süreci başlamış olur. Bu süreç, her iki taraf için de duygusal ve psikolojik olarak zorlayıcı olabilir. Boşanma davası, aşağıdaki aşamalardan oluşur:
1. Dilekçeler Aşaması
- Davacı Taraf: Boşanma gerekçelerini, delillerini ve taleplerini içeren dava dilekçesini mahkemeye sunar.
- Davalı Taraf: Davalı, cevap dilekçesi ile iddialara karşı savunmalarını ve varsa karşı taleplerini bildirir.
- İleri Dilekçeler: Davacı ve davalı tarafın dilekçelerle karşılıklı olarak iddia ve savunmalarını tamamlamasının ardından, dilekçeler aşaması sona erer.
Bu aşamada taraflar, evliliğe dair kusurları ve birbirlerinden olan taleplerini dile getirir.
2. Duruşma Aşaması
- İlk Duruşma: Mahkeme, dilekçeler aşamasından sonra bir duruşma günü belirler. İlk duruşma genellikle ön inceleme duruşması olarak gerçekleştirilir. Bu duruşmada uzlaşma durumu, tarafların beyanları ve delillerin sunulması ele alınır.
- Delil Toplama ve İnceleme: Mahkeme, tarafların sunduğu delilleri inceler, tanıkları dinler ve gerekli gördüğü belgeleri temin eder.
3. Tahkikat Aşaması
Duruşmalarda delillerin ve tanıkların değerlendirilmesi sürecidir. Hakim, tarafların iddialarını ve delillerini hukuki açıdan değerlendirir.
4. Karar ve Kesinleşme
- Hakim, davaya ilişkin kararını açıklar. Boşanma kararı, hükmün kesinleşmesiyle birlikte yasal bir sonuç doğurur.
- Kesinleşen karar sonrasında, tarafların boşanma durumu nüfus kayıtlarına işlenir ve hukuki sonuçlar yürürlüğe girer.
Boşanma Davasına İtiraz Hakkı
Boşanma davasına itiraz hakkı, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, boşanma davasını açan tarafın daha ağır kusurlu olması durumunda, diğer tarafın davaya itiraz etme hakkı bulunmaktadır. Davaya itiraz edilmesi halinde, davacı tarafın, davalının evlilik içerisindeki daha ağır kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu itiraz hakkı, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesiyle devreye girer ve tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde kullanılmalıdır.
Mahkeme, itiraz hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığını değerlendirmekle yükümlüdür. Örneğin, yıllardır eve gelmeyen, başka biriyle ilişki yaşayan ve evlilik birliğinde ağır kusurlu olan bir eşin boşanma davasına yaptığı itiraz, hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilebilir.
Adli Tatilde Boşanma Davası Açılır Mı?
Adli tatil, her yıl belirli bir dönemde uygulanmakta olup, 20 Temmuz ile 31 Ağustos tarihleri arasını kapsamaktadır. Bu süre genellikle mahkeme hakimleri için bir dinlenme dönemi olarak belirlenmiş olup, hakimler adli tatil boyunca duruşma günleri vermemekte ve duruşmaları tatil sonrasına ertelemektedir.
Ancak bu durum, adli tatilde boşanma davası açılamayacağı anlamına gelmemektedir. Boşanmak isteyen kişi, adli tatil süresi içinde dava açabilir, ancak duruşma günü verilmesi adli tatil sonrasına kalacaktır. Boşanma davalarında dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra duruşma günü verilse dahi, adli tatil süresi boyunca dilekçeler için belirlenen kesin süre işlemeyecektir.
Bununla birlikte, gecikmesi durumunda zarar doğabilecek işler, adli tatil sırasında da görülmeye devam eder. Bu kapsamda ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, nafaka, velayet ve vesayet gibi konularda mahkemeler çalışmalarını sürdürmektedir.
Hamileyken Boşanma Davası Açma
Hamilelik sürecinde boşanma davası açılması yasal olarak mümkündür ve bu konuda herhangi bir engel bulunmamaktadır. Hamile olan eş, eşiyle anlaşmaya varamadığı durumlarda, hem çekişmeli hem de anlaşmalı boşanma yoluna başvurabilir. Ancak anlaşmalı boşanma için tarafların evlilik süresinin en az bir yılı doldurmuş olması şarttır. Uygulamada, hamilelik sırasında boşanma sürecinin işleyişi, çocuğun velayetinin kimde olacağı ve nafaka talepleri gibi konular sıkça merak edilmektedir.
Hamilelik sırasında boşanma davası açan kişi, gelir durumu yetersizse mahkemeden tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Dava sonunda, yoksulluk nafakasının devamını isteme hakkına da sahiptir. Çocuğun doğumu ile birlikte, tedbir nafakasına ek olarak çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak adına iştirak nafakası talep edilebilir. Bu süreçte nafaka talepleri, mahkemeye sunulacak bir dilekçe aracılığıyla değerlendirilir ve gerekli ara kararların alınması sağlanabilir.
Velayet ise davalarda oldukça hassas bir konudur. Yeni doğan bir çocuğun bakım ve ihtiyaçları, özellikle süt ve gözetim gereksinimi göz önünde bulundurularak, genellikle velayet anneye verilir. Mahkemeler, çocuğun üstün yararını ön planda tutarak, annenin bakım ve gözetim sorumluluğunu daha uygun bulmaktadır. Bununla birlikte, her somut olayda özel durumlar değerlendirilerek karar verilir.
Bu şekilde, hamilelik sürecindeki boşanma davaları ve ilgili hukuki haklar hakkında daha net bir çerçeve çizilmiş olur.
Boşanma Davasında Deliller
Boşanma davalarında, davacı ve davalı, iddialarını ispatlamak için çeşitli deliller sunar. Davacı, boşanma talebini desteklemek için deliller sunarken, davalı da davacının iddialarını çürütmek amacıyla karşı deliller sunar. Her iki tarafın da delil sunabilmesi, davanın sonucunu doğrudan etkileyebilir. Eğer davacı, iddialarını ispatlayamazsa davası reddedilir, davalı ise davacının iddialarını çürütemezse dava aleyhine sonuçlanabilir.
Delillerin Hukuka Uygun Olması
Deliller, mahkeme tarafından kabul edilebilir olması için hukuka uygun nitelikte olmalıdır. Hukuka aykırı deliller, örneğin kişi haklarını ihlal eden deliller, mahkeme tarafından reddedilir. Ayrıca, hukuka aykırı delil sunmak, delili sunan ya da temin eden kişi için ayrı bir suç teşkil edebilir ve bu kişi savcılık tarafından soruşturulabilir.
Aldatma Durumunda Sunulabilecek Deliller
Eşinin sadakatsizliğine dair deliller, örneğin telefon mesajları, telefon görüşmeleri veya fotoğraflar, boşanma davasında delil olarak sunulabilir. Bu deliller, aldatmayı ispatlamak amacıyla kullanılabilir. Ancak, delillerin hukuka uygun bir şekilde temin edilmesi ve sunulması gerekir.
Tanık Delili
Tanıklar, mahkeme huzurunda yalnızca doğrudan gördükleri veya duydukları olaylara dair beyanda bulunabilirler. Tanıklık yapan kişi, doğruyu söylemekle yükümlüdür; aksi takdirde yalan tanıklık suçunu işlemiş olur. Yalan tanıklık, cezai bir suçtur ve bu durumda tanık hukuki sorumluluk taşıyabilir.
Sonuç olarak, boşanma davasında sunulacak delillerin hukuka uygun ve geçerli olması, davanın seyrini belirleyebilir. Bu nedenle, boşanma davalarında delil sunarken dikkatli olmak, hukuka aykırı delillerden kaçınmak ve tanıklık yapacak kişilerin doğruyu söylemesini sağlamak önemlidir.
Boşanma Davasında Velayet
Boşanma davasında tarafların müşterek çocukları varsa, mahkeme sürecinde geçici velayet düzenlemesi yapılabilir. Mahkemenin kararının kesinleşmesinin ardından ise çocuğun velayeti ebeveynlerden birine verilir. Velayet hakkı verilmeyen ebeveyn ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilir; bu, çocuğun ebeveyniyle belirli bir sıklıkta ve biçimde görüşmesini sağlayan bir düzenlemedir.
Çocukların 6-7 yaşına kadar olan dönemde, genellikle anne bakımına ve gözetimine daha çok muhtaç oldukları kabul edilmektedir. Bu nedenle, olağanüstü bir durum olmadığı takdirde, mahkeme velayeti anneye verir. Ancak, her durum özeldir ve mahkeme, çocuğun en iyi şekilde bakılacağı ebeveynin belirlenebilmesi için uzman bir pedagogdan rapor alabilir. Pedagog, anne, baba ve çocuk ile görüşerek, çocuğun bakım ve gözetimi açısından hangi ebeveynde kalmasının daha uygun olacağı konusunda bir görüş sunar.
Mahkeme, velayetle ilgili nihai kararı verirken çocuğun üstün yararını gözetir. Çocuğun ruhsal, duygusal ve fiziksel gelişimini en iyi şekilde destekleyecek ebeveyn, mahkemenin kararında öncelikli olarak dikkate alınan faktördür. Velayet kararları, çocuğun menfaatine en uygun şekilde verilmekte ve ebeveynlerin karşılıklı hakları da gözetilmektedir.
Boşanma Davasında Nafaka
Boşanma davası devam ederken, dava tarihinden itibaren geçici (tedbir) nafaka talep edilebilir. Tedbir nafakası, dava sürecinde, mahkemenin kararına bağlı olarak ödenir. Nafaka talebinde, her iki tarafın mali durumu önemli bir rol oynamaktadır. Eşlerden birinin mali durumu iyi ise, nafaka talebi genellikle reddedilir. Ancak, eşlerden birinin gelir durumu bozulmuş veya gelirinden yoksun kalmışsa, dava süresince tedbir nafakası talep edebilir. Dava sonuçlandığında, tedbir nafakası, yoksulluk nafakasına dönüşebilir.
Çocuklar için de benzer şekilde tedbir nafakası talep edilebilir. Dava süresince tedbir nafakası ödenmesi talep edildikten sonra, dava sonrasında bu nafaka, iştirak nafakasına dönüşebilir. Nafaka ödenmemesi halinde, nafaka borçlusu aleyhine hapis cezası talep edilebilir. Ancak, nafaka ödeme yükümlülüğü yerine getirilirse, mahkeme kararından rücu edilebilir. Nafaka ödemesi yapılmazsa, yasal bir işlem başlatılabilir. Eğer ceza istenmiyorsa, nafaka borçlusuna noter aracılığıyla ihtarname gönderilebilir, ancak bu ihtarname yasal bir zorunluluk oluşturmaz.
Boşanma Davasında Tazminat
Boşanma davasında, taraflar evliliğin bitiminde kusurlu olan eşin tespitini ve buna bağlı olarak tazminat talep etme hakkına sahiptir. Çekişmeli boşanma davalarında, taraflar evliliğin sona ermesinden dolayı uğradıkları maddi ve manevi zararların tazminini isteyebilirler. Tazminat, kusurlu olan eş tarafından ödenir; yani, boşanma nedeni ile sorumlu olan taraf tazminatı ödemekle yükümlüdür. Kusursuz eşin tazminat ödemesi gerekmez.
Tazminat miktarı ve ödeme süresi, kusurun derecesine ve mahkemenin verdiği kararın kesinleşmesine göre belirlenir. Tazminat kararının kesinleşmesinden sonra, faiz işlemeye başlar ve tazminat alacaklısı, borçlu eşin ödemeyi yapmaması durumunda icra yoluna gidebilir.
Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı talep edilebilir. Türkiye’de evliliklerde yasal mal rejimi olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” uygulanmaktadır, yani evlilik süresince edinilen mallar ortak kabul edilir. Ancak, mal paylaşımı genellikle boşanma davasından ayrı bir dava olarak açılır. Mal paylaşımı davası, boşanma davası ile aynı anda açılabileceği gibi, boşanma davasının ardından da açılabilir. Eşler arasında mal paylaşımına ilişkin olarak ev eşyası ve çeyiz talepleri de bulunulabilir. Bu taleplerin geçerli olabilmesi için, ilgili eşyaların kişisel mal olmadığını ve bu eşya ile ilgili fatura sunulması gerektiğini belirtmek önemlidir. Eğer taraflar evlilik sözleşmesi yapmışsa, mal paylaşımı evlilik sözleşmesinde belirlenen rejime göre yapılır.
Mal paylaşımına ilişkin dava, boşanma davasının sonuçlanmasına bağlıdır. Yani, boşanma kararı kesinleşene kadar mal paylaşımı davası bekletici mesele olarak görülür. Bu davanın sonucunu, boşanma davasının nihai kararı belirler. Boşanma davasına itiraz edilirse, mal rejimi davası da bu itirazın sonuçlanmasını bekler.
Boşanma Davası Sonrası Bekleme Süresi
Boşanma sonrası kadın için bekleme süresi bulunur. Bu süre, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra başlar ve 300 gündür. Bu süre, kadının boşandığı eşinden başkasıyla yeniden evlenmesini engeller. Ancak, kadın yeniden evlenmek isterse, bu süreyi kaldırmak için dava açabilir. Bekleme süresi, yalnızca kadınlar için geçerli olup, yasal bir düzenleme ile belirlenmiştir.
Boşanma Davası Türleri
Boşanma davası, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olmak üzere iki türde açılabilir.
1. Anlaşmalı Boşanma Davası
Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanma ve diğer hususlarda (nafaka, mal paylaşımı, velayet) anlaşmaya vardığı bir davadır. Bu davada tarafların evliliği en az bir yıl sürmeli ve her iki taraf da boşanmak isteyecektir. Ayrıca, taraflar arasında nafaka, mal paylaşımı, velayet gibi konularda da anlaşma sağlanmalıdır. Anlaşmalı boşanma, en kısa süreli boşanma davasıdır ve tek celsede sonuçlanabilir. Taraflar arasında anlaşmazlık olmadığı için, mahkeme tanık dinlemez ve delilleri değerlendirmez. Tarafların avukatı tarafından hazırlanan protokol mahkemeye sunulur, mahkeme protokolün hukuka uygun olup olmadığını inceler ve taraflar arasında uzlaşma olup olmadığını kontrol eder. Her iki tarafın duruşmaya katılması zorunludur.
2. Çekişmeli Boşanma Davası
Çekişmeli boşanma davası, taraflar arasında anlaşmazlık olan ve genellikle daha uzun süren bir davadır. Taraflar, boşanma, nafaka, velayet ve tazminat gibi konularda anlaşmazlık yaşarlar. Çekişmeli boşanma davasında, davacı taraf boşanma iddiasını ispat etmek zorundadır ve mahkeme, tarafların sunduğu delilleri dikkate alır. Velayet konusunda uzman raporu (bilirkişi raporu) alınabilir ve nafaka miktarı, tarafların mali durumu ve çocuğun ihtiyaçlarına göre belirlenir. Bu davada, iddiaların ispatlanması büyük önem taşır. Eğer davacı iddialarını ispatlayamazsa, dava reddedilir. Çekişmeli boşanma davalarında, istinaf ve temyiz yoluna başvurulabilir.
Bu tür davalar, boşanmak isteyen taraflar arasında önemli maddi ve manevi sonuçlar doğurabilir. Tarafların avukatları, hukuki süreci en iyi şekilde yönlendirebilir ve hak kayıplarının önlenmesini sağlayabilir.
Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma sebepleri şu şekilde belirlenmiştir:
1. Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması
Taraflar arasındaki evlilik birliği, evlilik ilişkisinin sürdürülemez hale gelmesi ve taraflar için çekilmez bir durum halini alması durumunda, boşanma davası bu gerekçeyle açılabilir. Bu sebeple boşanma talep eden kişi, diğer eşin kusurlu olduğunu ispatlamak zorundadır.
2. Zina
Eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken, isteyerek ve bilerek başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi (zina), boşanma sebeplerinden biridir. Zina nedeniyle boşanma davası açabilmek için, aldatılan eşin zinayı öğrendikten sonra 6 ay içinde dava açması gerekmektedir. Bu sürenin geçmesinin ardından dava açma hakkı sona erer.
3. Akıl Hastalığı
Evlilik birliği sırasında bir eşin akıl hastalığına yakalanması ve bu hastalığın iyileşmesinin mümkün olmaması durumunda boşanma davası açılabilir. Akıl hastalığı nedeniyle evliliğin devam etmesi çekilmez hale gelmişse, boşanma davası bu sebeple açılabilir.
4. Terk
Eşlerden birinin ortak konutu terk etmesi ve bu terk durumunun en az 6 ay sürmesi halinde boşanma davası açılabilir. Terk eden eşin, mahkeme tarafından uyarılmasına rağmen geri dönmemesi gerekmektedir.
5. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış
Eşlerden birinin diğerine karşı hayata kast etmesi (öldürmeye yönelik hareketler), onur kırıcı hakaretlerde bulunması veya vücut bütünlüğüne yönelik saldırıda bulunması durumunda boşanma davası açılabilir.
6. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi veya sürekli olarak haysiyetsiz bir hayat sürmesi durumunda boşanma davası açılabilir. Bu davranışların, evlilik birliği için çekilmez bir hale gelmesi gerekmektedir.
Bu sebepler dışında başka bir gerekçeye dayanarak boşanma davası açılamaz.
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Nedeniyle Boşanma Davası
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Nedeniyle Boşanma Davası, Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebeplerinden biri olarak yer almaktadır ve en yaygın boşanma sebebidir. Bu dava, tarafların evlilik birliğinin sürdürülemeyecek hale gelmesi ve ilişkilerinin çekilmez bir noktaya varması durumunda açılabilir.
1. Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması:
- Bu sebeple boşanma davası, tarafların arasında ciddi uyuşmazlıkların, geçimsizliğin ve şiddetin olduğu durumlarda açılabilir.
- Davayı açan taraf, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında diğer eşin kusurlu olduğunu ispatlamak zorundadır.
- Bu davada, taraflar arasındaki ilişkideki sorunların evliliğin devamını imkansız kılacak kadar ağır ve kalıcı olduğu kanıtlanmalıdır.
2. Davanın Geçerliliği İçin Şartlar:
- Taraflar arasındaki ilişki öyle bir noktaya gelmiş olmalıdır ki, taraflar birbirleriyle anlaşamayacak duruma gelmiş olmalı ve bu durum evlilik birliğini sürdürülemez hale getirmelidir.
- Davayı açan taraf, davanın gerekliliğini kanıtlamak için diğer eşin kusurlu olduğunu ve evliliği sonlandıracak bir durumun ortaya çıktığını ispatlamak zorundadır.
3. Davanın İçeriği ve İtirazlar:
- Eğer davayı açan taraf, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında daha ağır kusurlu ise, karşı taraf davaya itiraz etme hakkına sahip olacaktır.
- Davada, boşanma talebinin dayandığı tüm iddialar, geçimsizlik, şiddet gibi durumların hukuki anlamda ispatlanması gerekecektir.
Bu dava, evlilik birliğinin sona erdirilmesinde en yaygın kullanılan sebep olup, tarafların karşılıklı olarak ilişkiyi sürdüremeyecekleri noktada devreye girer.
Zina Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birinin, evlilik birliği içinde bilerek ve isteyerek evlilik dışı cinsel ilişkiye girmesi nedeniyle açılan boşanma davasıdır. Zina olayını öğrenen tarafın, dava açma hakkı, bu durumu öğrendikten itibaren 6 ay içinde, ancak her durumda 5 yıl içinde sona erer.
Zina, özel boşanma sebeplerinden biridir. Aldatılan kişi, boşanma davasında eşinin zina nedeniyle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini ispatlamak zorundadır. Delillerin hukuka uygun şekilde toplanması önemlidir ve başkalarının özel hayatını ihlal ederek suç işlememek gerekir. Delil toplama sırasında, yasaya aykırı bir davranış sergileyen taraf, karşı tarafın yasal haklarını ihlal etmiş olur ve bu durum yasal başvurulara yol açabilir. Ayrıca, eşinin zina eylemini öğrenip sonradan affeden taraf, daha sonra bu eylem nedeniyle dava açma hakkına sahip değildir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
Evlilik birliği sırasında eşlerden birinin akıl hastalığı nedeniyle yaşanabilir hale gelmeyen ve tedavi edilmesi mümkün olmayan bir durum ortaya çıktığında, boşanma davası açılabilir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için üç koşul gereklidir:
- Akıl hastalığının evlilik sürecinde bulunması: Boşanma davası açıldığında, akıl hastalığı yaşayan eşin hastalığı evlilik birliği sırasında başlamış olmalıdır.
- Eşin iyileşmeyeceği raporla tespit edilmelidir: Akıl hastalığı bulunan eşin tedavi edilemeyeceği, resmi bir sağlık kurulu raporuyla belgelenmelidir.
- Evlilik birliğinin diğer eş için çekilmez hale gelmesi: Akıl hastalığı nedeniyle, evlilik birliği, sağlıklı eş için dayanılmaz bir hale gelmiş olmalıdır.
Terk Nedeniyle Boşanma
Terk, özel boşanma sebeplerinden biridir ve eşlerden birinin, ortak yaşam alanını terk ederek diğer eşe boşanma davası açmasına neden olan bir durumdur.
Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için üç koşulun yerine getirilmesi gerekir:
- Ortak konutun terk edilmesi: Eşlerden birinin, ortak yaşam alanını terk etmesi gerekir. Sadece aynı evde ayrı yataklarda yatmak, cinsel ilişkiyi reddetmek veya küs kalmak terk sayılmaz.
- Terk eyleminin en az altı ay sürmesi: Terk eden eşin, konutu terk etmesi en az altı ay boyunca devam etmelidir.
- Terk eden eşe ihtarda bulunulması ve geri dönmemesi: Terk edilen eş, mahkeme aracılığıyla terk eden tarafa ihtar göndererek dönmesini talep etmeli ve terk eden eş, bu ihtara rağmen geri dönmemelidir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birinin diğerine yönelik hayata kastetmesi (öldürme niyetiyle hareket etmesi), onur kırıcı hakaretlerde bulunması veya vücut bütünlüğüne zarar veren saldırılarda bulunması durumunda açılacak boşanma davasıdır.
Bu tür davranışlar nedeniyle boşanma davası açabilmek için, boşanma sebebinin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içinde dava açılmalıdır. Ancak, her durumda bu tür sebeplerin ortaya çıkmasından itibaren 5 yıl içinde dava açılmaması durumunda, dava hakkı düşer.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya sürekli olarak haysiyetsiz bir yaşam sürmesi durumunda açılabilen boşanma davasıdır.
Suçun küçük düşürücü niteliği, kanunen açıkça belirtilmemiştir; ancak toplumun genel anlayışı ve hakim kanaati doğrultusunda değerlendirilir. Haysiyetsiz yaşam da, kişinin sürekli olarak onur kırıcı, toplumda kabul görmeyen bir yaşam tarzı sürmesi anlamına gelir.
Bu iki durumda da, ortak yaşamın diğer eş için çekilmez bir hale gelmiş olması gereklidir. Kanunen, bu tür davalar için herhangi bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır, yani dava her zaman açılabilir.