Özel boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda sınırlı şekilde düzenlenmiştir. Medeni Kanun’a göre özel boşanma sebebi olarak kabul edilebilecek haller şunlardır:
a. Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası
b. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış nedenleri ile boşanma davası
c. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme sebepleri ile boşanma davası
d. Terk Sebebiyle boşanma davası
e. Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası
Yazı İçeriği
ToggleA. Zina (Aldatma)
Zina nedeniyle boşanma davası günümüzde en çok karşılaşılan özel boşanma sebeplerinden bir tanesidir. Zina ile eşler birbirlerine olan sadakat borçlarını ihlal ederler. Bir eylemin zina sayılması için eşlerden birinin, karşı cinsten eşi dışında biri ile cinsel ilişki kurması gerekmektedir. Zina sebebi ile eşini affeden diğer eşin dava hakkı bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesi şu şekildedir:
“Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”
B. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış
Bu özel boşanma sebebinde yer alan eylemleri tek tek açıklamakta fayda vardır.
Hayata Kast: Bir eşin diğer eşi, kasıtlı bir hareket ile öldürme iradesinin ortaya konulmasıdır. Eşin yaralanması şart değildir. Önemli olan eşin öldürme kastı ile hareket etmesidir.
Pek Kötü Davranış: Eşin bedensel ve ruhsal sağlığını bozan davranışlardır.
Onur Karıcı Davranış: Kısaca bir eşin diğer eşi küçük düşürmesi, hakarette bulunması, aşağılaması rencide etmesidir.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebi ile dava hakkı eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşmekle birlikte bu eylemleri affeden eşin dava hakkı bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 162. Maddesi şu şekildedir:
“Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”
C. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Kanunda suç işleme “küçük düşürücü suç işleme” olarak belirtilmiştir. Küçük düşürücü suç ise, toplumda kişiyi utandıran, aşağılayan ve yüz kızartan suç demektir.
Haysiyetsiz Hayat Sürme ise, basit bir ifade ile namus, şeref ve itibar değerlerine aykırı bir yaşam tarzı benimseyerek yaşamaktır. Bu yaşam tarzının süreklilik arz etmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 163. Maddesi şu şekildedir:
“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
D. Terk
Terk sebebiyle boşanma davası açmak için kanunda belirli şartlar mevcuttur. Öncelikle ortak konutu terk eden eşin, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacı ile hareket etmesi ve bu amaçla konutu terk etmesi gerekmektedir. Terk sebebi ile ayrılığın en az altı ay sürmüş olması ve ayrılığın devam etmiş olması aranmaktadır. Tüm bunlara ek olarak bir de Usulüne uygun olarak ihtar yapılmasına rağmen terk eden eşin haklı sebebi olmadan ortak konuta dönmemiş olması gerekmektedir. Tüm bu şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Türk Medeni Kanunu’nun 164. Maddesi şu şekildedir:
“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.”
E. Akıl Hastalığı
Akıl hastalığı sebebi ile boşanma davasının dinlenebilmesi için belirli şartların mevcut olması gerekmektedir.
- Akıl hastalığının evlilik süresi içinde ortaya çıkmış olmalı
- Eşlerden birisinin evlilik süresi içerisinde yakalandığı akıl hastalığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmiş olmalı ve
- Akıl hastalığının evlilik ilişkisinin devamı diğer eşten beklenmeyecek derecede etkilemesi gerekir.
Türk Medeni Kanunu’nun 165. Maddesi şu şekildedir:
“Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Boşanma davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.
Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin boşanma davasını açmadan önce son defa altı aydan beri oturdukları yer mahkemesidir.
Türk Medeni Kanunu’nun 168. Maddesi şu şekildedir:
“Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.”
Detaylı bilgi için aile hukuku avukatlarımızdan destek alabilirsiniz.